11 Kasım 2015 Çarşamba

Nerede o eski internetler ?

   İnternetin ve kullanım alanlarının gelişmesi, ona alışmamıza ve gözümüzde sıradanlaşmasına neden oldu bence. İlk bilgisayarımı aldığım günü unutamıyorum hiç ozamana kadar hayatımda gördüğüm en mükemmel şeydi kesinlikle, daha sonra daha mükemmellerini gördüm tabi. Eskiden bu kadar yaygın değildi internet. Bir bilgisayara sahip olsanız bile internet hatları her yere ulaşmamıştı tam anlamıyla. İşte ozamanlar internet cafeler vardı :) Öyle şimdiki gibi geniş geniş sosyal ağlarda yoktu. Benim ilk tanıştıklarımdan biri MIRC adlı bir chat programıydı. Fotoğraf yok, bilgi yok sadece konuşma vardı. Karşındakinin kim olduğu bile belli değildi, tabi ozaman chatleşmekteki amaçlarda aşağı yukarı belli... İnsanlar sürekli eski şeyleri özlemle anıyor heralde ,halbuki bu kadar gelişen devasal bir boyut alan teknoloji daha çok işimize yarıyor daha çok bilgi var artık ama eski tat yok. Belkide sadece benim için durum böyledir :)




YO!

   Günümüzde sosyal ağların ulaştığı etkinlik alanı iyiden iyiye genişledi. Bir çok sosyal ağ mevcut facebook, twitter, instagram ..... Artık takip etmesi bile çok zor bir hale geldi. Her gün yeni bir ağ ortaya çıkıyor bazıları tutunabilirken bazıları bir kaç haftada internetin tozlu serverlarındaki yerini alıyor. Öyle sosyal ağ örnekleri var ki ... bunlardan biri YO. Bu uygulamada kullanıcılar birbirlerine sadece YO mesajı gönderebiliyor. Çok saçma geldi dimi ? Daha saçma bişey duymak isterseniz bu uygulama ilk etapte 50 bin kişi tarafından indirildi ve 4 milyondan fazla YO mesajı gönderildi. Daha da mı saçma bişey duymak istiyorsunuz ? Bir grup yatırımcı bu uygulamaya 1 milyon dolar yatırımda bulundu :/  Dünyanın en basit sosyal uygulamalarından biri bile bu kadar yatırım alabilmekte. Bu basit fikir bile oldukça geniş bir kitleye ulaşmış durumda. Demek ki Simple is the BEST ?




Goooooooogle.

  Dünya üzerinde ki en büyük şirketlerden biri Google. Bazen düşünüyorum koca koca firmalar demir üretiyorlar, maden çıkarıyorlar hatta araba yapabiliyorlar ama Google gibi bir devin yanında oldukça ufak şirketler olarak anılıyorlar. Bu adamlar Coca Cola dan bile büyük, her evde olan o Coca Cola, hani bizden olan.. Bu kadar parayı nereden mi buldular ? Tabi ki reklamlardan :) Google'ın reklam ağı o kadar geniş ki bir örnekle anlatmak gerekirse Yandex arama motoru pazarının yüzde 1'ini ele geçirebilmek için yapmış bu yatırımı. Yani bu koca yatırım yüzde 1 için. Google ise bu sektörün en büyüğü. Gerçekten inanılmaz bir fikir ile kurulmuş bir şirket. İnternetin bu kadar fazla kullanımında Google'ın payının oldukça fazla olduğunu düşünüyorum. Birde Google Adwords'ümüz var buda işin reklam tarafıyla ilgili. Bu reklam olayı o kadar büyük ki Google'ın kuruluş aşamasında önce Adwords'ün oluşturulduğu daha sonra bu şirketin bu fikir üzerine inşa edildiği iddaa ediliyor :) Etkileyici...




Cnbc-e Veda Etti...

    Yılların yabancı dizi kanalı, cnbc-e.. Bize Vikings'i ,Game of Thorones'u ve bir çok yabancı diziyi,belgeseli sevdiren ve hayatımıza sokan kanal. Türkiye'de ingilizce gelişimine büyük katkılarda bulundu. Hatta ben sadece Cnbc-e ve belgesel izliyorum diyen tipler türetti etrafımızda. Geçtiğimiz haftalarda kanal el değiştirdi ve yayın hayatını sonlandırdı. Artık bu kanalın yerinde TLC var. Hemen hemen aynı içeriklere sahip aynı dizileri ve belgeselleri ingilizce olarak türkçe alt yazılı yayınlıyorlar.
Yani aralarında pek bir fark yok gibi. Fakat nedense kimse TLC ye alışamadı ve pek sevmedi. Bende bu gruptan biriyim . Bunun nedeni ise çok basit; marka olgusu... İnsanlar alıştığı markanın amblemin yerine içeriği aynı olmasına rağmen farklı bir logo isim gelmesini kolay benimseyemiyor. Bu kanalın vedasına bakınca onun yıllar içinde oluşturduğu marka algısını ve marka algısının önemini daha iyi anlıyorum. Derslerde bu konuyu bolca işlememize rağmen karşımıza böyle bir örnek çıkınca bazı şeyler daha net anlaşılıyor. Good bye CNBC-E...






HİR vs. AD

   Birbirine çok yakın iki akım gibi gözükse bile aralarında büyük farklar var halkla ilişkiler ve reklamcılık. Fark derken çalışma prensipleri değil bizzat çalışanlarından bahsediyorum. Mesela halkla ilişkiler ile ilgilenenler daha kuralcı, mükemmeliyetçi gibi kavramlara sahip. Buna karşılık reklamcılar ise daha rahat tavırlarıyla dikkat çekiyor. Öyle ki bu farklılar konuşma diline giyimlerine saç kesimlerine kadar yansımış durumda bence. Halkla ilişkiciler tam anlamıyla bir lise müdürü edasındalar. Reklamcılar ise sanki bir işe bile sahip değilmiş gibi duruyor. Tam anlamıyla ifade etmek gerekirse reklamcılar biraz fırlama galiba yada öyle olmak zorundalar sanırım. Çünkü yaratıcı fikirler kuralları yıkmayı gerektirir bu olgu onların yaşam tarzlarına bile etki etmiş gözüküyor. Halkla ilişkiler bana biraz sıkıcı gelmiştir hep, reklam daha eğlenceli ve rahat bir dal gibi. Bakalım hayat bizi hangi yolda yönlendirecek, bekleyip görelim..

Reklam ve Müzik

    Dünyada kendimize yer bulduğumuzdan bu yana varlığını bizimle birlikte sürdüren geliştiren bir kavram; müzik... Çoğu insanın hayatında geniş yer bulmakta ve duygularımıza tercüman olmakta.
Reklamlarda son yıllarda hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Bu ikisinin bir araya gelmesi ortaya gerçekten çok güçlü reklamlar ortaya çıkarabilmekte. Reklamın içine müzik kavramının girmesiyle birlikte ortaya muhteşem jinglelar çıkıyor. Benim ilk aklıma gelenlerden ETİ'nin reklam müziği. Bisküvi denince akla hemen onu adı gelir eti eti eti :) Müzik olgusu reklamlarda coşkulu anlatım eğlence gibi amaçlar taşısa bile bana göre en büyük işlevlerinden biri reklamın akılda kalmasını ve kolay hatırlanabilmesini sağlaması ve markaya karşı insanların daha geniş bir sempati beslemesini sağlıyor. Ayrıca benim bu seneki bitirme tezimin konusu olmaktadır kendileri... Merak edenler için akılda kalan reklam müzikleri... :)

Akılda kalan reklam müzikleri

6 Kasım 2015 Cuma

Erdal Beşikçioğlu ve Fiat Egea

    Bu sene okulda son senem ve bitirme tezi üzerinde çalışmalara bu gün başladım.Biraz geç kaldım ama yetişeceğini umuyorum.Tez konum Reklam ve Müzik İlişkisi. Müziğin reklamlardaki önemi ve hedef kitle üzerinde etkilerini ortaya koyacak bir çalışma. Tam çalışmaya başladığım sıralarda bu reklam karşıma çıktı. Erdal Beşikçioğlu gerçekten muazzam bir oyuncu ve reklam filmini tek başına başka bir seviyeye taşımış. İnsan izlerken senaryoya falan bakmıyor pek öylece izlerken buluyor kendini. Reklamın girişi çok iddalı ve şu şekilde başlıyor ; İstediği herşeye kolayca sahip olanlar bu videoyu hemen geçebilirsiniz... Bu cümleden sonra zaten geçmeniz pek mümkün olmuyor ve sizi alıp sürüklüyor. Benim tez konuma benzer olarak Reklamlarda Oyuncu seçimi adlı bir tez yazılsa bu reklam heralde onun film versiyonu olurdu.. İnsana durup dururken fiat gibi bir markaya ilgi beslemeye başlıyor ??

Fiat Egea Reklamı

4 Kasım 2015 Çarşamba

Reklamlardan Öğğğ Gelmesi ?

   Gözümüzü çevirdiğimiz her noktada elimizi attığımız her yerde reklamlar.. Ünlü hocamız Nizar Arslan'ın deyişi ile artık reklamlardan millete öğğğ geldi. Ben bile bir reklam bölümü öğrencisi olarak bu yoğunluktan tiksinmeye başladım. Birde insan bazı şeyleri öğrenince daha dikkatli bakabiliyor. Eskiden ne güzel viral falan anlamazdım reklam olduğunu öyle izlerdim veya okurdum. Geçen sevdiğim bir diziyi kaçırdım ve yayınlandığı kanalın sitesinden izlemeye karar verdim. Fakat gerçekten izlemek imkansız hale gelmiş. Önce koca bir sayfa reklam sonra video üzerinde bir anket daha sonra bir kısa reklam daha. Bitti mi ? Bitmedi.. Mesela telefonunuz çaldı videoyu durdumak istediniz bir reklam devam ettirdiniz bir reklam daha.. Bunlar yetmezmiş gibi zaten ortalama her 10 dakikada bir yine reklam kuşağı var. Bu kadar reklam arasında artık körleşmeye başladık bence reklama baksak bile görsek bile artık onu engellemiş durumdayız. Peki reklam verenler bunun farkında değil mi ? Bu kadar büyük bir sektörde tabiki de farkındalar. Ama sanırım bazı konular bu reklam sıklığı karşısında daha ağır basıyor..

2 Kasım 2015 Pazartesi

Volkswagen Das ''Emission''


  Dünyanın önde gelen otomotiv şirketlerinden volkswagen derin bir kriz ile karşı karşıya kaldı.Bu krizin nedeni ise aracın karbon salınımını düşük gösteren bir programlama hilesi. Araç test edildiğini anladığı an karbon salınımını düşük seviyeye getiriyor ve daha az karbon salınımı ile bu testlerden geçebiliyor. Test sona erdiğinde normal duruma gelen aracın karbon salınımıda yükselmeye başlıyor.Oldukça başarılı bir hile olarak görülse de ortaya çıkması uzun sürmedi. Volkswagen ülkemizde sevilen otomobil markalarının başında gelmekte öyle ki medicat'in araştırmaları sonucu türkiyede en sevilen otomobil markası Love Mark ödülünün sahibi.

Kalpten kalbe gidebilen tek otomobil

  Böyle bir marka algısına sahipken bu tür bir hata nasıl yapıldı ve getirileri neler olacak hep beraber izlemekteyiz. Böyle bir kriz sonrası tabiki Volkswagen harekete geçmiş durumda. Bu ay iki yeni reklam filmi yayınladılar ve bu reklam filmleri ülkemizde benzer projeler üreten coca cola nın stratejileriyle benzerlik göstermekte. Tüketicilerle duygusal olarak bir bağ kurma ve volkswagencilerin tercihlerinden vazgeçmemesi için düşünülmüş 2 yeni reklam filmini yayına soktu.

Kalpten kalbe gidebilen tek otomobil

  Bu denli büyük bir kriz sonrası bakalım tüketicilerin tavrı nasıl değişecek benim gözlemlediğim kadarıyla bu durumdan haberi olanlar markaya karşı şimdiden bir antipati besler durumdalar. Ama volkswagen firmasının türkiyede kemik bir kitleye sahip olduğu ve bu durumu korumak için elinden geleni yapıcağını tahmin etmek güç değil. Volkswagen eylül ayında dünyanın en çok satan otomobil firması bakalım tok kapı sesi sevenler markaya olan bağlılığını koruyabilcek mi ? Benim fransızıa gelince ; kapısından gelen ürkütücü seslere rağmen en azından hile hurdayla işi olmuyor...

1 Kasım 2015 Pazar

ingress oynuyoruz !

     Google ve Niantic Labs 'in 2012 de kullanıcılara sunduğu arttırılmış gerçeklik oyunu. Aradan 3 yıl geçmesine ve oyun dünyasını yakından takip etmeye çalışmama rağmen kendisiyle 2 hafta önce tanııştım. Diğer hiç bir oyun türüne dahil olmayan ingress evde oturarak oynayabileceğiniz oyunlardan değil malesef. Kısaca oyunun hikayesinden bahsetmek gerekirse Cern deneyinde ortaya çıkan karanlık maddenin insanlarla paylaşılıp paylaşılmaması. Bu konuda ikiye ayrılan dünya bir mücadeleye girer ve oyun bu şekilde başlamış olur. Bu oyunu diğer oyunlardan farklı kılan en önemli özellik ise karşı gruptan bir yeri ele geçirmek veya bazı maddeler kazanmak için gerçekten de oluşturulan o bölgede olmanız gerekiyor. Mesela Sultanahmet Camii portalını ele geçirmek istediniz gerçekten de arabanıza bisikletinize  binip ve ya gerçekten de oraya yürüyüp o bölgede bulunmanız gerekmekte. Bu oyun dünyası için büyük bir devrim olarak gösteriliyor . 3 yıl geçmesine rağmen oyundaki gelişmeler devam etmekte. İnsanlar gerçekten hareket edip belli noktalara oyunu oynamak için gidiyor.Bende geçen gün oyunu indirdiğimde oturduğum semtin karşı tarafın egemenliğinde olduğunu gördüm ve delikanlı adama semtini kaptırmak yakışmaz deyip bir kaç arkadaşımı da yanıma alıp tüm semti dolaştım. Gerçekten oynaması çok zevkli ve değişik bir uygulama. Benim kafama takılan ise bu oyunların geleceği. Mesela büyük firmalar bu oyuna reklam veren olarak girecek mi ? Örneğin migros gibi firmalar haritada kendilerine yer satın alarak insanları oraya çekmeye çalışacaklar mı ? Google glass gözlükleri gibi aparatlar bu oyuna nasıl bir etki katabilir bunları zamanla hep birlikte göreceğiz. Değişik ve eğlenceli bir deneyim yaşamak için İngress'i denemenizi tavsiye ederim bu arada Resistance iyidir..